Kayseri Kalesi ve Surları
Kayseri Kalesi, iç ve dış kale olmak üzere iki ayrı yapı grubundan oluşur. Kaleye ilişkin dış surlar M.S. 242 yılında Roma İmparatoru III. Gordianus tarafından, İç kale ise M.S. 6. yüzyılın başında Bizans İmparatoru Justiniaus tarafından, dış surların daraltılması esnasında inşa ettirilmiştir. Bugünkü görünümünü büyük ölçüde, Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Alâeddin Keykubad zamanında, Moğol saldırılarına karşı kalenin yeniden güçlendirilmesi çalışmalarıyla almıştır. 2008 yılında kalede başlatılan işlev değişikliği çalışmalarıyla kalenin kültür sanat merkezi olmasına karar verilmiştir. Çalışmalar kapsamında Arkeoloji Müzesi’nin kaleye taşınması planlanmıştır. 2019 yılında çalışmalarının tamamlanmasının ardından müze ve kale, ziyaretçilere açılmıştır.
DIŞ KALE
Kayseri şehri içinde kale ve surları geniş bir alan kaplamaktadır. Kayseri Surları’na ait ilk bilgi, Roma İmparatoru III. Gordianus zamanına (M.S. 238 -244) ait olan sikkelerde bulunmaktadır. Bu bilgiden, bu tarihte surların inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. İkinci bilgi ise, VI. yüzyılın ilk yarısına aittir. Bizanslı tarihçi Prokopius, Kayseri’nin kuruluşunda yapılmış olan surun, birbirinden uzak tepeleri, bahçeleri ve meraları çevirdiğini ve şehrin evlerinin burayı dolduramadığını, Bizans İmparatoru Justinian’ın (M.S. 527-565), şehri koruyabilmek için eskiye nazaran surları daha dar yaptırdığını, yani esas suru daralttığını belirtmektedir.
Bu iki belge ve kayda göre Kayseri Surları ilk olarak III. yüzyıl ortasında inşa edilmiş, VI. yüzyıl ortasında da daraltılmış ve tamir edilmiştir. Ancak surların bugüne kalan bölümlerinin hangilerinin Roma, hangilerinin Bizans devrine ait olduğu şüphelidir. Genelde araştırmacılar surların Bizans dönemine ait olabileceği kanısındadırlar.
Kayseri’nin tarihi kalesi, birisi dış şehir ve burçların meydana getirdiği, geniş koruma çerçevesi ile dış kale, diğeri de muazzam bir yapı özelliği taşıyan ve bugün de bu özelliğini koruyan, iç kale olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Dış kale veya şehir surlarından bugün az miktarda önemli parçalar kalıntılar halinde ayaktadır. Surların büyük bölümü tahrip edilerek ortadan kaldırılmıştır. Yoğunburç ve göze çarpan birkaç yerdeki küçük kalıntıların dışında tamamen yok edilen dış kale, savunma gayesiyle, tonoz ve kemerlerle yüksek tutulmuş beden duvarlarıyla inşa edilmiştir.
İÇ KALE
İç kale ise surların içinde, müstakil bir yapı durumundadır. Selçuklular, Karamanlılar, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar tarafından tamir edilerek günümüze kadar ulaşmıştır. İç kalede kenar duvarlarında ve köşelerde dikdörtgen planlı 18 adet burç bulunmaktadır. Bugün yapı sağlam bir durumdadır. İç kale, kuzeyden güneye 800 metre, doğudan batıya 200 metre uzunluğundadır. Kalenin 18 burcu bulunmakta ve burçlar 3 metre genişliğindeki duvarlara yaslanmaktadır. Bu burçların altından devriye yolu geçmektedir.
Kalenin, biri kuzeydoğusunda, diğeri de Kazancılar çarşısına bakan güneybatısında olmak üzere iki kapısı bulunmaktadır. İki kapının da önünde, ilk hücumu önleyecek birer mazgal göze çarpmaktadır. Yine emniyet için, kalenin dış çevresine kazılan su hendeği, son yıllarda yeşil alan yapılmak için doldurulmuştur. Kalenin iç kısmında ve kuzey batısında, sur duvarına bitişik olarak yapılmış zarif bir cami vardır. Bu cami, şehrin Karamanlılar’dan, Osmanlı idaresine geçmesi sırasında, Fatih Sultan Mehmet tarafından, M.S. 1467 yılında, Gedik Ahmet Paşa’nın nezaretinde yaptırılmıştır.